Sağlıklı beslenme, geçmişle kıyaslandığında hayatımızda çok daha öncelikli bir konuma gelmiş durumda. Özellikle 2020’de yaşadığımız küresel salgınla birlikte, beslenmenin sağlıkla olan ilişkisi konusunda eskiye oranla daha fazla bilinçlendik. Artık alışveriş yaparken ürün ambalajlarına bakıyor, tükettiğimiz ürünlerin içerik bilgilerini okuyoruz. Ancak içerik kısmında bazen nasıl yorumlayacağımızı bilmediğimiz girdiler olabiliyor. Bu yazı dizisini, ambalaj okur yazarlığını artırmak amacıyla kaleme aldık. 

Gıda Katkı Maddesi, “Tek başına gıda olarak tüketilmeyen ve gıdanın karakteristik bileşeni olarak kullanılmayan, teknolojik bir amaç doğrultusunda üretim, muamele, işleme, hazırlama, ambalajlama, taşıma veya depolama aşamalarında gıdaya ilave edilen maddeler” olarak tanımlamaktadır. Koruyucular, tatlandırıcılar, renklendiriciler gibi girdiler bu sınıfa girmektedir. Her ne kadar yasal olarak belirlenen limitler insan sağlığını gözetse de bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar arttıkça gıda katkı maddelerinin sağlığa etkileriyle ilgili daha çok bilgi ediniliyor. Dolayısıyla şu anda tüketilen katkı maddelerinin gelecekte yasaklı listesine girmesi de olasıdır.

İçecek sektöründe yaygın olarak kullanılan gıda katkı maddelerinin başında koruyucular gelmektedir.  Koruyucuların temel görevi, ürünün raf ömrünü uzatmak ve ürün içinde oluşabilecek mikrobiyolojik üremeyi engellemektir. Ambalaj içerik bilgisi bölümünde E200 ile E399 arasında yer alan her kod, koruyucu anlamına gelmektedir. İçecek sektöründe koruyucu olarak çoğunlukla E211 kodlu sodyum benzoat ve E202 kodlu potasyum sorbat girdileri kullanılmaktadır. Oysa yapılan araştırmalarda bu katkı maddelerinin alerji, oksidatif stres, obezite gibi riskleri artırabildiği tespit edilmiştir. Sodyum benzoat, C vitamini ile kombine edildiğinde kanserojen benzeni oluşturabilmektedir. Ayrıca 2013’te yayınlanan bir araştırmaya göre sodyum benzoat ve propiyonik asit gibi koruyucu katkı maddelerinin in vitro Th1 tipi bağışıklık tepkisini baskıladığı bildirilmiştir. Sodyum benzoatın astım ataklarını artırdığından, nörotoksin ve kanserojen etki gösterebileceğinden, fetal anormalliklere ve hiperaktiviteye neden olabileceğinden şüphe edilmektedir.

AVOYA olarak iyi yaşamı odağına alan felsefemiz doğrultusunda, kullandığımız modern üretim teknolojisi ile hiçbir içeceğimizde koruyucuya ihtiyaç duymadan lezzetli ve sağlıklı ürünlerimizi üretiyoruz. Böylece, koruyucular konusunda endişe etmeden AVOYA içerek sağlıkla yenilenebilirsiniz.